TAMER ARDA THKP-C/MLSPB GERİLLASI
1959 doğumlu olan Tamer Arda, İstanbul’ un Bakırköy ilçesinde işçi baba ile işçi annenin çocuğu olarak doğdu. Aynı ilçede ilk ve ortaokula devam eden arda çeşitli nedenlerle ortaokuldan ayrıldı. Tamer’in devrimci düşüncelerle tanışması oldukça genç yaşlarda başladı. 1974 yılından itibaren devrimci çevrelerin içine girdi. Arda’nın devrimci düşüncelerle tanıştığı yıllar ayın zamanda örgütü MLSPB’nin de oluşum yıllarıydı. Tamer de daha sonra MLSPB’ni oluşturacak, MLSPB saflarında yer alacak olan genç kuşaktan devrimcilerin faaliyetlerine başından itibaren genç bir devrimci olarak katıldı. Tamer oldukça genç yaşta çeşitli fabrikalarda iş yerlerinde işçi olarak çalıştı. Bir yandan işçi sınıfının sorunlarına daha yakından tanık olurken bir yandan da işçilerle bağlar kurarak öğrendikleri ölçüsünde örgütlenme faaliyetlerinde bulundu.
1975 yılı THKP-C düşünceleri doğrultusunda MLSPB’nin kurulduğu yıldır. THKP-C düşünceleri doğrultusunda hareket eden çevre içinde devrimci mücadeleye adım atan Tamer, bu evriminin doğal bir sonucu olarak, MLSPB’nin oluşumunun ardından ilk MLSPB üyeleri arasına katıldı. MLSPB’nin oluşumunun ardından gerçekleştirdiği bir çok silahlı eylemde yer aldı.
1975 yılında silahı ile ele geçirilen Tamer Arda, Emniyet şubede sorgulanıp tutuklandı. Sorguda örgütle ilişkisini reddettiği için yalnızca silah bulundurmaktan Sağmalcılar cezaevinde kısa bir tutukluluğun ardından serbest kaldı. Serbest kalışının ardından yeniden örgütünün mücadelesine katıldı. Aynı yıl içinde bir lisenin önünde bildiri dağıtılırken silahlı olarak yeniden yakalandı.
1977 yılında Tamer Arda, örgütünün askeri eğitim amacıyla Lübnan’da düzenlediği bir kampta askeri eğitimde bulunarak ülkesine döndü. Aynı yıl içerisinde bir baskın sonucu yoldaşlarıyla birlikte bir örgüt evinde siyasi polisin eline düştü. Siyasi şube ve MİT’in özel sorgu yerinde dönemin en ağır işkencesine maruz kaldı. Diğer yoldaşları gibi aynı evde kalanları bile tanımadığında ve hiç bir örgütle ilişkisinin olmadığında direnerek siyasi polisi çılgına çevirdi. Sonuçta yine onu tutukladılar. Genç yaşta yoğun bir mücadele ve sorumluluklar içine giren Tamer Arda, Sağmalcılar, Sinop, Sakarya ve Akhisar cezaevlerinde bir yılı aşkın bir süre hapis yattı.
1978 yılında serbest kalmasının ardından yeniden sıcak mücadele hayatında yerini aldı. THKP-C/MLSPB’nin örgütlediği bir çok askeri harekatta görev aldı. Oluşumundan beri MLSPB’nin hücrelerinden birinde profesyonel faaliyet sürdüren Arda, bu gelişim içinde İstanbul’un bir çok bölgesinde sorumluluklar aldı. Zeytinburnu, Kocamustafapaşa, Beşyüzevler, Rami, Gaziosmanpaşa vb. semtlerinde faaliyette bulunan hücrelerde hücre elemanı , hücre sorumlusu, bu hücrelere bağlı alt bölge çalışmalarının sorumluluğu gibi görevlerde bulundu.
Tamer Arda özellikle 1979 yılında sonra yeni bir sıçrama yapan THKP-C/MLSPB politik-askeri eylemlerinde önemli göreveler aldı. 12 Eylül askeri faşist cuntasının iş başına gelmesinden sonra ise daha önemli ve büyük sorumluluklarla karşı karşıya kalan Arda, örgütünün aldığı darbelerden sonra toparlanması ve mücadelesini devam ettirmesi için büyük bir kararlılıkla, fedakarlıkla bir çok görev üstlendi. Geçici Merkez Komitesi’ne bağlı olarak örgütün ülke çapında faaliyet gösterdiği bölgelerde çalışmaların sürdürülmesi, örgütsel ilişkilerin düzenlenmesi çalışmalarına aktif olarak katıldığı gibi İstanbul bölgesinde çalışmaların ve ilişkilerin organizasyonunda önemli görev üstlenen kadrolardan biri oldu. 12 Eylül cuntasından sonra örgütün gerçekleştirdiği bir çok eylemin planlamasında, organizasyonunda ve eylem kadrosunda yer aldı.
12 Eylül askeri faşist cuntasından sonra THKP-C/MLSPB’nin aldığı bir dizi eylem kararından biri olan İsrail Başkonsolusunun cezalandırılması eyleminde o da görevli kadrolardan biriydi. Eylemin son hazırlıklarını gözden geçirmek için yoldaşlarıyla buluşmak için, buluşma yerine giderken, daha önce ele geçen ve siyasi polisle işbirliği yapan hain Şemsi Özkan’ın buluşma yerini söylemesi üzerine Sefaköy meydanının altındaki sokakta kurulan pusuda emniyet 1. şube polislerince yaralı olarak ele geçirildi. Yaralı olarak yerde yatarken Amerikan kimliği de taşıyan dönemin Emniyet müdürü Şükrü Balcı tarafından üzerine çok sayıda kurşun sıkılarak katledildi. 6 Haziran 1981’de sabah saat 8 civarında katledilen Tamer Arda’nın üzerinde kırk dolayında kurşun tesbit edildi.
Tamer Arda, Devrim ve Sosyalizme, THKP-C/MLSPB çizgisine derin bir inançla bağlılığın yanısıra, usta bir askeri komutandı. Kararlı, gözüpek, yiğit bir militandı o. Bunun içindir ki, Oligarşinin sözcüleri ve burjuva basını onu “son yılların en büyük şehir gerillası” olarak nitelendiriyordu.
- PROFESYONEL DEVRİMCİ, ŞEHİR GERİLLASI
Tamer Arda; Türkiye’nin gördüğü en büyük şehir gerillasıdır. Aralarında devrimci katili faşistler, İşkenceci Polisler, MHP ilçe yöneticileri, Ülkü ocakları yöneticileri başta olmak üzere 40 kadar faşist’i ölümle cezalandırmıştır. Devrimcileri hunharca öldüren faşistlerden hesabı tek tek sormuştur. Türkiye’de Motosiklet üzerinde infaz’ı uygulayan ilk kişidir. Açık Faşizm’in en zorlu günlerinde yapılan Eyüp ve Cennet Mahallesi kamulaştırmalarının organizatörü ve komutanıdır. Eylemlere bir kaç kamyon dolusu militanla gidilmiş, bütün caddeler tümüyle teslim alınmıştır. Kuyumculardan elde edilen gelir çuvallarla taşınacak kadar çoktur. Ertesi gün gazeteler ”40 kişinin katili olarak aranan Tamer Arda’nın başında bulunduğu kişiler İstanbul’un orta yerinde milyonlarca liralık soygun yaptı” haberleri ile çıkmıştır.
1979 yılında’da Faşistlerin yayın organı olan ”Hergün Gazetesini” basma kararı alınmıştır, İçlerinde Tamer Arda’nın, olduğu 4 kişi eylemi gerçekleştirecektir. Eylemin amacı onlarca silahlı faşistin koruduğu bölgeyi aşarak gazete binasını taramaktır. Militanlar bütün bölgeyi ve koruma yapan bütün faşistler esir alırlar. Şimdi faşist bir kuşatmanın tam ortasındadırlar. Kuşatmayı yarmış, dağıtmışlardır. Gazeteyi basar ve tararlar. 1 faşist ölümle cezalandırılmıştır. Ertesi Gün onlarca militan ”Hergün” Gazetesini bastı demişlerdir. Bu 4 kişi, yüzlerce militanın enerjisini ve iradesini taşıdıkları için burjuva basının yazdığı bir anlamda doğrudur.
12 Eylül’ün yaklaştığı yıllarda örgüt yediği operasyonlar ve bazı eylemlerin gerektirdiği olağanüstü harcamalar yüzünden mali sıkıntıya düşmüştü. Acilen gerçekleştirilmesi gereken yeni görevlerden dolayı, paraya ihtiyaç vardı. Tamer ve Doğan hemen içine düşülen bu maddi durumu aşmak için, yapılması gerekenleri planladılar ve yola çıktılar. Tamer, mükemmel bir motosikletciydi. O gece motosiklete atladılar ve E-5’te deyim yerindeyse soyulmadık benzin istasyonu bırakmadılar. Örgütün para sorunu acil limitleri içinde çözülmüştü.
6 Haziran 1981 tarihinde, İsrail başkonsolusuna karşı yapılacak cezalandırma görevi için buluşma yerine giderken; Şemsi Özkan’ın siyasi polis ile işbirliği yapması ve buluşma yerini söylemesi sonucu Sefaköy’de yüzlerce polis tarafından pusuya düşürülmüştür. pusudan kurtulmak üzereyken, yanındaki arkadaşının vurulduğunu görmüş ve onu kurtarmak için geri dönmüştür. Daha sonra tekrar çembere düşerek vurularak yaralanmıştır. Yerde yaralı halde yatarken, dönemin İstanbul emniyet müdürü şükrü balcı tarafından üzerine onlarca mermi sıkılarak öldürülmüştür.
Tamer öldürülmeden önce burjuva basını ve polis tarafından son 10 yılın en tehlikeli şehir eşkiyası olarak tanımlanıyordu.